31 Mart seçimleriyle birlikte AK Parti’nin başını çektiği siyasi partiler, teşkilat yapılarında birtakım değişikliklere gitmeyi gündemlerine aldılar. Anlayacağınız seçim olmazsa bu partiler ömür boyu görevde kalacak isimlerle yönetilmeye devam edecekler…
Öte yandan seçim sonuçları da bir değişiklik getirmiyor diyebilirsiniz. Evet, aynen öyle.
Ne ilginçtir ki birçok parti bir öz muhasebe yaparak yeni düzenin ruhuna uygun bir teşkilat yapısı geliştirirken AK Parti’de kritik bir değişim yaşanmadı. Neden?
Sebebi Belli
AK Parti’nin ciddi bir değişim yapamaması kendi iç dinamikleriyle ilgili. Bunun en önemli nedeni genel merkez teşkilatındaki ağırlık.
Genel merkez il ve ilçelerdeki teşkilatı arzu ettiği şekilde dizayn ediyor. Yerelden merkeze ve merkezden yerele uzanan lobi faktörü her seçimde ciddi bir kayıp olarak karşımıza çıkıyor. Anlayacağınız genel merkez teşkilatı il teşkilatları üzerindeki ağırlığını muhafaza ederken demokratik ilkelere uygun hareket etmiyor. Yani halkın arzu ettiği şekilde bir teşkilat kurmak varken birilerinin şahsi çıkarları yahut beklentileri doğrultusunda bir parti teşkilatının kurulması söz konusu oluyor.
İşte burada parti Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın harekete geçmesi hayatiyet arz ediyor. Böylece hantallaşan teşkilata işlerlik kazandırılması ve halkın beğenisinin kazanılması gerekiyor. Alışıla gelmişin dışına çıkmak, artık halkı kucaklamak gerekiyor.
Aksi durumda CHP hızla iktidara koşuyor. Halka tepeden bakanların alaşağı edilmesi gerekiyor! Yoksa halka gidecek yüzünüz olmaz!
Mersin’de Durumlar Karışık
Son yıllarda AK Parti Mersin teşkilatıyla alakalı öyle tartışmalar yaşanıyor ki akıl alır gibi değil. Parti teşkilatı içerisinde rekabet halinde olan öyle isimler var ki! Bir bilseniz.
AK Parti’nin kuruluşuyla birlikte doğal olarak sorunlar yaşandı. Fakat parti mekanizması demokratik yöntemlerle sorunların çözümünü sağlıyordu. Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Bugün ise demokratik anlayıştan uzak gelişmelere ve hatta partilileri kuşatma altına alan kaba yöntemlere şahit oluyoruz.
Son yıllarda bir toplum mühendisi gibi partilileri yönlendirmeye çalışan idareciler görüyoruz. Parti hiçbir zaman bu kadar kutuplaşmamıştı.
Parti içinde baskı yöntemine başvurulması açıkçası AK Parti’yi böldü. Bir kesimin istediği kişi aday gösterilince öteki kesim biz bunun aleyhine hareket edeceğiz mesajı veriyor.
Hassaten parti koordinatörü olarak tanınan isimlerin çeşitli görevlerde yer aldığı süreçte bu tarz manzaralar görülebiliyor. Partiye sadece kendi kardeşlerini üye yapabilmelerini başarı olarak gören isimler bunlar.
Amaca giden yolda yapılan her şey mübahtır mantığıyla hareket eden bu şahıslar zaman zaman il idarecileri tarafından bir kafede kuşatılarak AK Partililerden izole edilebiliyor. Olur mu öyle şey demeyin! Kendi yargısı ve cezaevi bulunan bir otonom düzen gibi…
Partide liyakati göz ardı eden fakat menfiliğe öncelik tanıyan bu şahıslar partiyi babalarının çiftliği gibi kullanmaya çalışıyor.
Alınan kararların ve yapılacak atamaların çoğundan memnun olmaları gerekir. Aksi halde itibar suikastından şantajlara kadar neler yapabileceklerini bir düşünün!
Kongrelerden Ders Alınmıyor!
Yakın zaman Mersin ilçelerinde AK Parti teşkilatının kongreleri yapıldı. Kongre sonuçları enkazı büyük bir zeminde değerlendirmemizi sağladı.
Partinin kan kaybettiğinin en büyük göstergesi olan bu sonuçlar parti içindeki bölünmüşlüğün artık resimlere dahi yansıdığını ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle çekilen resimlerde bile parti içi kutuplaşmayı net olarak görebiliyoruz.
Neyse… İlçe kongrelerinde yürütülen temayül yoklamaları delegelerin içerisindeki durumu da ortaya koyuyor. Aday ilçe başkanları delegelerle tek tek görüşmelerine rağmen delegeler liyakat konusunu göz ardı ederek olmadık adayı seçmeye gayret etti. İnanılmaz bu!
Burada tek bir ihtimal var. O ihtimal da delegelerin bile il yönetiminde görevli isimlerin markajında olduklarıdır.
Özenle seçilmiş olabilirler mi? Bilemiyorum.
Yoksa daha önce bahsettiğim söz konusu kafede partinin yönetimi ve geleceği ipotek altına mı alındı?
Birilerinin kongre öncesinde ciddi çalışmalar yürüttükleri muhakkak. Lobi faaliyetlerinin kafede gerçekleşmiş olması da söz konusu.
Şunu merak ediyorum… Tüm bu katakulliye rağmen bu parti neden bir sıçrama yapmak yerine bir önceki seçimden daha perişan bir sonuca maruz kalıyor. Neden?
Anlaşılması Zor Olaylar Oluyor
Mezitli ilçe başkanı olarak adaylığı gündeme gelen bir isimin Yenişehir’e ilçe başkanı olarak atanması akıl alır gibi değil. Ne alaka yani?
Bozyazı, Erdemli ve Mut ilçelerine atanan başkanların önümüzdeki seçimde toplumu AK Parti çatısı altında bir araya getirebileceklerine inanıyor musunuz?
Kendileri iyi insanlar olabilirler. Fakat ilçe başkanlığı görevini her iyi insan icra edemez. Bunun için ayrı bir liyakat ve beceri şart! Anlatabiliyorum umarım.
Silifke ilçe başkanını ayrı değerlendirmek gerekiyor. Yakın zamana kadar parti içi muhalefetle ve eleştirilerle gündem olan AK Parti’nin Silifke ilçe başkanı tüm olumsuzluklara rağmen görevinde kaldı.
İdeal bir yönetici bulmak yerine tartışmalara sebebiyet veren adaylarla yola devam etmek partiye bir fayda sağlamaz. Bozuk para misali harcanır bu parti. Parti politikalarından ziyade kişisel çıkarların ön planda olduğu bir siyasal mecrada AK Parti’yi yeni felaketlerin beklediğini belirtmek istiyorum.
Genel bir değişim yapmadan yerel bir tercihe başvurmanın ceremesini önümüzdeki yıllar AK Partililer çeker. Öte yandan Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyelerinin şehirlerle ilgilenmeleri ve parti teşkilatlarına sorunları çözmede destek olmaları gerekirken şahsi işlerle meşgul olmaları da eleştiri konusu olmalı. Yoksa söz konusu parti içi hizipleşmede bu isimlerin etkisi mi var?
Genel merkez ve milletvekillerinin söz konusu yanlışlığa müdahale etmeleri şart. Aksi durumda AK Parti yenilgilerle dolu nice seçime duçar olacaktır.