Tecrübe denilen değirmende öğütüldük.
Merhabalar diyerek başlayalım. Kısa bir girizgâh yapalım bu ilk günümüzde.
Tecrübesi de olsa yılların, had aşmadan sizlerle hoş sohbet edelim istiyorum.
Aramızda yabancı yok, biz bizeyiz.
Günümüz teknolojisinde uzaklar yakın edilmişken, nedense yakınları uzak etmeyi başarıyor insanoğlu.
Bu uzaklık ete kemiğe bürünüyor ve değerlerimizi alıp götürüyor 3. el gibi.
Evet… İnsanlık tarihinde o 3. el hep olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Yapay zekanın bile neredeyse insanlaştırıldığı dünyada, ademoğulları duygusuz, sadece yuvarlak kafalara döndürülüyor… İçi boş yuvarlak kafalar...
Yaşam labirentindeyiz ve seçimler de çok yönlerde...
Amaçlı bir varoluşta olmadığı için çoğu âdemoğlu, karakterler her kalıba uyar hale gelmekte.
Değer denilen o özel olguyu kaybediyoruz ya da bize kaybettiriyorlar.
İyi ile kötü arasındaki mücadelede hepimiz bazen savaş alanındayken, bazen de izleyici koltuğunda oluyoruz. Samimiyet de önemli bir değer ve samimi olmak gerekir. Çoğu zaman iyi ile kötünün savaşında izleyici koltuğunda tarafsız olmayı seçiyor insanoğlu.
Özgün bir şekilde yaşamanın ve doyum bulmanın yolu ve yaşama entegresi, değerler ile bağlantılı diye hep düşünmüşümdür.
-Nefise için neyin gerçekte önemli olduğunu nasıl keşfettim?
-Kişisel değerlerimle...
Hayatıma geri dönüp bakıyorum. İyi seçimler yaptığım ve gerçekten kendimi iyi hissettiğim o zamanlara baktığımda… İşte o zaman benim için neyin gerçekte var olduğunu ve aslında dünün kişisel değerler pusulasıyla bugüne ve yarına doğru yolda yol almamı sağladığına da vakıf oluyorum.
Kararlarım neye değer verdiğimle ve onların yol göstericiliği ile bugüne kadar yaşadığımdan dolayı, keşke dediğim bir durumla belki bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az karşılaşmışımdır.
Zarar görmüş olsam da değerlerimden ödün vermeyişimden dolayı, kendimle hep barışık olmuşumdur. Anka kuşu misali...
Toplumsal ve yansıması bana özel o değerlilerimle yoluma devam… Değerlerin yozlaştığında kimliğin de karakterin de yozlaşır düsturuyla.
An geliyor, endişe duyuyorum ben de kişisel değerlerimin ifadesinde ve yaşamıma entegre noktasında sıkışıp kaldığımı hissettiğimde.
Hem de öyle böyle endişe değil… Harbi harbi endişe.
Niyet ile eylem arasında bağı bir türlü tutturamazsınız ya… İşte o zaman derin bir nefes alıyorum. Dünyanın karmaşıklığını sessizce dinlediğimde yönümü bulmama yardımcı olan bana özel değerlerimle yola devam ediyorum.