Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı konferans salonunda düzenlenen Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri konulu 7. Din Şurasına katılarak bir konuşma gerçekleştirdi. Şurada birçok konudan bahsettikten sonra, bir şikayetini de dile getirdi. Konunu önemine binaen konuşmanın ilgili bölümün aynen alıyorum.
Ne yazık ki alimlerimiz en hassas en derin en çetrefilli konuları medya ve sosyal medya taşımak suretiyle tehlikeli bir yola giriyor. İlim erbabı arasında konuşulması müzakere edilmesi gereken konular ulu orta yapılıyor, meselelere hâkim olmayanların zihinleri bulandırılıyor. Üniversitelerimiz özgürdür. İlahiyat fakültelerimiz özgürdür hocalarımız da öğrencilerimiz de her konuyu sormalı her meseleyi cesurca tartışmalı, hiçbir endişe duymadan rahatça konuşmalıdır. Ancak bunlar ulu orta kamuoyu önünde, medya ve sosyal medyada değil, ilim meclislerinde ehil insanlar arasında yapılmalıdır. Sivil dini yapıların kendi işlerinde ya da kendi aralarında yaptıkları münakaşalar toplumda bu müesseselere karşı güveni aşındırmaktadır. Sivil dini yapıların bu yolla yıpratılması bir takım sapık oluşumlara maalesef zemin hazırlıyor. Kötü örnekler toplumda Umudun kararmasına sebep oluyor. Bakınız din adamlığıyla şovmenlik aynı kefede bulunmaz. Şöhret hastalığı samimiyetin, hüsnüniyetin ortadan kalkmasına neden olur. Bunun vebali ağırdır. Topluma örnek olması beklenen kişilerin şöhret ve kudret uğruna ağır başlılıktan, vakardan samimiyetten uzaklaşması iki cihanda hesabı verilemez ağır bir vebaldir.
Dijitalleşen dünyada, yaygınlaşan sosyal medya kullanımında din adamı adı altında ortaya çıkan, sosyal medyada fenomen olmuş insanlar bulunmaktadır. Bu insanlar sosyal medyada şov yapıyorlar. Bunlardan bazıları hiç eğitim almamış, ilim irfan sahibi olmayan konunun cahili olan insanlar iken bazıları da ilgili alanda gerekli ilmi bilgiye sahip olmayan, kuşaktan kuşağa aktarılan geleneksel bilgi ile hareket eden insanlardır. Bu insanlar Tiktok, Instagram, Facebook gibi sosyal medya ortamlarında akla, mantığa, dine ve ilme aykırı, akla ziyan denilebilecek şeyler anlatmaktadırlar.
Neler anlatıyorlar neler…
Bir tanesi için hem Hz. Peygamberin hem de ahir zamanda gelecek olan Hz. İsa'nın yetkisi olmak üzere iki peygamber yetkisine sahip olduğu ilan edilmekte. Yurt dışında konferanslarda ve sohbetlerde bu kişi müminlerin koruyucusu anlamına gelen emirül müminin sıfatı ve unvanı ile bir tür halife olarak tanıtılmaktadır.
Bir diğeri ise Her gün işe gidermiş gibi Vakıa suresini oku, işe gitmene gerek yok. Para seni bulacak. Hiçbir şey yapmana gerek yok diyor.
Bir başkası diğer evliyalar Medet istersen gelirler ama bir dakika sonra gelirler, 2 dakika sonra gelirler. En hızlı gelen Abdulkadir Geylani’dir. Gazze'de bir çocuk bir taşı aldı. Medet Ya Şeyh Abdulkadir Geylani dedi. Tanka vurdu ve tank paramparça oldu, o taş tanksavar oldu diyor.
Ve başka biri “Hz. Ömer sırtını güneşe dayadı. Güneş onun sırtına vurdu. Hemen şöyle bir döndü, güneşe baktı. Güneş kayboldu. Bir daha güneş gözükmedi. Cebrail yetişti, dedi ki Ya Muhammed! Ömer'e söyle. Güneşe gülümsesin yoksa kıyamete kadar güneş bir daha doğmayacak dedi” diyor.
Daha neler neler…
İmamı Şafii öyle bir zattı ki imamı azama olan saygısından annesinin karnından 4 yıl çıkmadı. Ne zaman ki İmamı Azam vefat etti, ondan sonra doğdu diyenden tutun da denizde ne kadar balık varsa, hayvanat varsa hepsini tasavvuf ehli ilan edene varıncaya kadar…
Bir tanesi var ki tam şovmen. Her zaman TV görebilirsin. Karşısında bilgili, kendini yetiştirmiş insanlar ona soru soruyor, dalga geçip gülüyorlar.
Sosyal medyada karşımıza çıkan bu insanlara dur diyecek bir makam, bir otorite, bir ilmi heyet olmalı.
İlim ehli ve yetkili merciler suskun kaldıkça bu kifayetsiz insanlar şov yapmaya devam edecektir. Kur'an ve Sünnet yerine bidat ve hurafeler toplumu esir alacaktır.
Bunları dinleyip böyle din mi olur? diyen gençler, deizme, ateizme daha çok sürüklenecektir.
Bu fenomenleri dikkate almayan, çok sayıdaki aklı başında insanlar var… Ancak, az sayıda da olsa, bu girişimlerin gelecek nesiller üzerinde tamir ve telafisi olmayan yaralar açacağını da dikkate almak gerekir.