Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Nefise CANARAN
Köşe Yazarı
Nefise CANARAN
 

Kadının Adı Var, Kendi Yok!

Kadınların ekonomik özgürlüğü niye önemli? Bu kadar sorunun olabildiğince açık anlaşılır olduğunu görünce, cevap da açık ve anlaşılır olacak diyoruz, ama işte öyle olmuyor pratikte. Ekonomik özgürlüğü olan kadın özgür olmuyor, arkadaş! Çünkü, ekonominin kendisi özgür değil. Ekonomi hücre hapsinde... Ekonomik özgürlüğün açılımı dört bilinmeyenli denklem, söz konusu kadın olduğunda. Toplumsal baskı, geleneksel yapı, total aile vs… vs… Bu dört bilinmeyene eklenince çözümsüzlükler içinde kıvranan bir çözüm ile karşı karşıya kalıyoruz genelde. Beyin fırtınası yapıyoruz ara sıra oturup kadın arkadaşlarla. Her şeyin yolu mutfağında öğrenme başlar cümlesini üniversitede bir hocam söylemişti ve kulağımda küpedir. Bu durum da onlardan biri diyorum bu sohbetlerde edindiklerimle. Ekonomik özgürlük niye önemli biz kadınlar için? Özellikle de tek başına koca dünyada yaşama mücadelesi veren, çocuk büyüten, okutan, yetiştiren anne vasfına da sahipsen! Evlat yetiştirirken tek başınalık illa eşi ölmüş, eşinden ayrılmışla bağlantılı da değil. Bazen ayni çatı altında senelerce birlikte olup, eşleriyle aslında iki yabancı olan kadınlar için de geçerlidir. Anti parantez ekonomik gücü, eğitimi ve mesleği olan çok kadın da bu iki yabancı muhabbetinden payını almıştır ve sadece kapının dışında belki de yazdığı repliği oynayarak özgürleştirir ruhunu, ya da daha çok hapseder... Kapatalım parantezi devam edelim konuya, malum konu dipsiz kuyu! Kadınlarla her sohbette birinci planda ekonomi sorun olarak çıkıyor karşıma. Kendime bakıyorum, aynı sorun... Kendim için güçlü bir kadınım derim. Her işimi kendim hallederim. Ama benim tercihim güçlü olmak değildi, şartlar güçlü olmamı gerektirdi. Çoğu kadın da böyle. İster şehirde ister kırsalda ister okumuş, isterse okulun yakınından geçmemiş olsun. Güçlü olmak istemiyor, güçlü olana güç desteği vermek istiyor. Ama o güç yoksa, güçlü olmak zorunda yaşamda kadınlar… El mahkûm! Kadınlar diyor ki… yetemiyoruz çocuğumuza, kendimize. Y-E-T-E-M-İ-Y-O-R--U-Z... Bunu diyen eşi olsun veya olmasın her kadın! Eşi olan kendi de çalışan kadın da bunu diyor, eşi olmayan çalışan kadın da ya da eşi olan ama kendi de çalışmayan kadında… Parası olmayan, ya da elindekini yetirmekte zorluk çeken kadınlar bunalımlarda! Bu ekonominin kadınlar üzerinde yarattığı dramatik travmalar kadının düşüncelerinde, ruhunda ve bedeninde kalıcı hasarlara sebep veriyor. Çoğu zaman kendini hapsolmuş ya da kaybolmuş çaresiz hissediyor kadınlar. Çıkış yolları ararken çoğu kadının daha da çıkmazlara girdiğine şahit oluyoruz. Erkekler için hala cinsel obje olduğu toplumlarda bu çaresizlikle bir kurtuluş mu diyerek, üzüleceği, yıpranacağı, ne yazık kullanılacağı durumlarda da kalabiliyor… Ekonomi ile başlayan ve arkası yılan hikayesi sorunların yarattığı sosyal çöküntünün kadınlar açısından tarafı ne zaman ağır basmaktan kurtulursa, işte o zaman o ekonomik özgürlüğün tadını çıkaracak nefes alacak kadınlar... Hani o dört bilinmeyenli denklem dedik ya… Usta! İşte o biri en anasından. Kadının ekonomik çıkmazlar dahil her çıkmazına, kaybolmuşluğuna, hapsolmuşluğuna sebep kadınların kadınları anlamaması, yok sayması, empati kurmaması vs... vs... vs... Son kelam olarak… Burada yine hep tekrarladığım bir cümleyi tekrarlayacağım. Sonuna kadar da arkasındayım ve imzamı atarım. Kadın kadının düşmanı, desteği değil kösteği!
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2024 - Cumartesi
Nefise CANARAN

Kadının Adı Var, Kendi Yok!

Kadınların ekonomik özgürlüğü niye önemli?

Bu kadar sorunun olabildiğince açık anlaşılır olduğunu görünce, cevap da açık ve anlaşılır olacak diyoruz, ama işte öyle olmuyor pratikte.

Ekonomik özgürlüğü olan kadın özgür olmuyor, arkadaş!

Çünkü, ekonominin kendisi özgür değil.

Ekonomi hücre hapsinde...

Ekonomik özgürlüğün açılımı dört bilinmeyenli denklem, söz konusu kadın olduğunda.

Toplumsal baskı, geleneksel yapı, total aile vs… vs… Bu dört bilinmeyene eklenince çözümsüzlükler içinde kıvranan bir çözüm ile karşı karşıya kalıyoruz genelde.

Beyin fırtınası yapıyoruz ara sıra oturup kadın arkadaşlarla.

Her şeyin yolu mutfağında öğrenme başlar cümlesini üniversitede bir hocam söylemişti ve kulağımda küpedir. Bu durum da onlardan biri diyorum bu sohbetlerde edindiklerimle.

Ekonomik özgürlük niye önemli biz kadınlar için?

Özellikle de tek başına koca dünyada yaşama mücadelesi veren, çocuk büyüten, okutan, yetiştiren anne vasfına da sahipsen!

Evlat yetiştirirken tek başınalık illa eşi ölmüş, eşinden ayrılmışla bağlantılı da değil. Bazen ayni çatı altında senelerce birlikte olup, eşleriyle aslında iki yabancı olan kadınlar için de geçerlidir.

Anti parantez ekonomik gücü, eğitimi ve mesleği olan çok kadın da bu iki yabancı muhabbetinden payını almıştır ve sadece kapının dışında belki de yazdığı repliği oynayarak özgürleştirir ruhunu, ya da daha çok hapseder... Kapatalım parantezi devam edelim konuya, malum konu dipsiz kuyu!

Kadınlarla her sohbette birinci planda ekonomi sorun olarak çıkıyor karşıma. Kendime bakıyorum, aynı sorun...

Kendim için güçlü bir kadınım derim. Her işimi kendim hallederim. Ama benim tercihim güçlü olmak değildi, şartlar güçlü olmamı gerektirdi.

Çoğu kadın da böyle. İster şehirde ister kırsalda ister okumuş, isterse okulun yakınından geçmemiş olsun. Güçlü olmak istemiyor, güçlü olana güç desteği vermek istiyor. Ama o güç yoksa, güçlü olmak zorunda yaşamda kadınlar… El mahkûm!

Kadınlar diyor ki… yetemiyoruz çocuğumuza, kendimize.

Y-E-T-E-M-İ-Y-O-R--U-Z...

Bunu diyen eşi olsun veya olmasın her kadın!

Eşi olan kendi de çalışan kadın da bunu diyor, eşi olmayan çalışan kadın da ya da eşi olan ama kendi de çalışmayan kadında…

Parası olmayan, ya da elindekini yetirmekte zorluk çeken kadınlar bunalımlarda!

Bu ekonominin kadınlar üzerinde yarattığı dramatik travmalar kadının düşüncelerinde, ruhunda ve bedeninde kalıcı hasarlara sebep veriyor.

Çoğu zaman kendini hapsolmuş ya da kaybolmuş çaresiz hissediyor kadınlar.

Çıkış yolları ararken çoğu kadının daha da çıkmazlara girdiğine şahit oluyoruz.

Erkekler için hala cinsel obje olduğu toplumlarda bu çaresizlikle bir kurtuluş mu diyerek, üzüleceği, yıpranacağı, ne yazık kullanılacağı durumlarda da kalabiliyor…

Ekonomi ile başlayan ve arkası yılan hikayesi sorunların yarattığı sosyal çöküntünün kadınlar açısından tarafı ne zaman ağır basmaktan kurtulursa, işte o zaman o ekonomik özgürlüğün tadını çıkaracak nefes alacak kadınlar...

Hani o dört bilinmeyenli denklem dedik ya… Usta! İşte o biri en anasından. Kadının ekonomik çıkmazlar dahil her çıkmazına, kaybolmuşluğuna, hapsolmuşluğuna sebep kadınların kadınları anlamaması, yok sayması, empati kurmaması vs... vs... vs...

Son kelam olarak…

Burada yine hep tekrarladığım bir cümleyi tekrarlayacağım. Sonuna kadar da arkasındayım ve imzamı atarım.

Kadın kadının düşmanı, desteği değil kösteği!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve torostimes.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.