Kalabalık içindeki yalnız ruhlarız...
Yalnız olan bedenler olsa neyse de ruhlar olunca fena be usta!
Gün içinde onlarca insanla iletişim halindeyiz, ayni havayı soluyoruz.
Göz göze gelmeden birbirlerinin yanından geçip giden onlarca insan!
İletişim dediysem sosyolojik iletişim ötesi; platonik, hatta robot modu komutsal iletişim.
Çoğu zamanda gardını alma modlu…
Güven duygusu yoksunluğu iletişimi komutsal moda indirgerken aslında yalnızlığımızda kalabalıklar içinde hapsolup gitmekte.
Samimiyet, vicdan, sevgi, saygı, yardımlaşma, manevi destek, insani olan tüm gerçeklikler havada asılı çoğu zaman.
Dost dediğin elinde bıçakla peşinde, akraba dediğin akrep misali.
İş arkadaşı rakibin başarısını köstekleyen.
Tek başınalık huzur ve güven inşa ederken, kalabalıklar içindeki meşhur yalnızlık kendi kendini; ruhsal çöküntü, çaresizlik ve güvensizlik taşlarının altında un ufak etmekte.
Tek başınalık ve yalnızlık!
Tek başınalığı severim be usta!
Çok severim, kendimi tanıdım arkadaşım benle...
Bir benim benden öte.
Ama... Ama... Ama...
Yalnızlık fena.
Ama!
Kalabalık yalnızlık!
O dahada fena usta.
Kalabalıklar içindeki yalnızlıksa aman dur orda!
Ha AliVeli ha VeliAli...
Ha kalabalık yalnızlık ha kalabalıklar içinde yalnızlık!
Yalnızım dostlarım yalnızım, yalnız ya da yalnızlar rıhtımına demirleyelim.
Sonuçta yalnızız usta…
Nokta.