Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Serap CAYMAZ
Köşe Yazarı
Serap CAYMAZ
 

21. Yüzyıl EBEVEYNİ

İnsanın doğumuyla başlayan yaşam mücadelesinde, yetişmesinde aile, okul ve yaşadığı çevre oldukça önemlidir. Bu üç yaşam ekseninde birey gelişmekte, yaşamı ve kişiliği şekillenmektedir. Bu dönemde çocuğun doğduğu ve yetiştiği aile ortamı ve ebeveynlerin çocuklarını yetiştirirken ortaya koydukları tutumları anahtar rol oynamaktadır (Arslan ve Kıral, 2022).  Çocuklar, ailelerinden öğrendiklerini sosyal yaşamları içerisinde diğer bireylere yansıtabileceklerinden yeni çağa adapte olacak bireylerin yetiştirilmesinde ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. 21. yüzyılın en önemli vurgusu değişim kavramıdır.  Bu değişim, tarihin başlangıcından beri var olan değişime göre çok hızlı, büyük, karmaşık ve kesintisiz olarak gerçekleşmektedir.  Değişim, tahmin edilebilirliği azaltmakta, öngörülemezliği artırmaktadır. Bütün dünya Dijital Devrim olarak adlandırabileceğimiz bu değişim dalgası ile yüz yüzedir. Bugünün gençleri ve çocukları, ebeveynlerinden oldukça farklı olarak bir bakıma tekno değerler sistemi ile yetişmektedir. Bugün ortalama bir çocuk 6 yaşına geldiğinde, dijital teknolojiye büyük oranda hâkim hale gelmektedir. Dijital çağda büyüyen gençlerin iletişim alışkanlıkları önceki nesillere göre radikal bir farklılık göstermektedir. Zira iletişimin doğası, kapsamı ve işleyişi kaotik bir şekilde günden güne yenilenmektedir. Bu bakımdan teknoloji, daha önce hiç olmadığı kadar, insanlığı aynı anda hem birleştirici hem ayrıştırıcı bir işlev görmektedir. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde yoğun eğitim ve iş saatleri ile şehir yaşamının hızı, ailelerin birlikte vakit geçirmesini sınırlamaktadır. Beraber oldukları süreler kısıtlı olan aile bireyleri, genellikle geç saatlere kadar çevrim içi olarak iş veya eğitimlerini sürdürmekte, aynı zamanda sosyal medyayı da çoğunlukla akşam saatlerinde kullanmaktadır. Dijitalleşmeye yabancı olan ebeveynler, otokontrollerini sağlama noktasında ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunlarla baş başa kalan insanın değişimleri önceden tahmin edebilmek, oluşturabilmek ve onları kabullenmeyi öğrenebilmek için bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmesi gerekmektedir. Bunun yanında değişimle başa çıkabilme, alışılmışın dışındaki durumlara adapte olma ve yaşam boyu eğitimi devam ettirme konusunda yaşam alışkanlığı oluşturulabilmek son derece önemli hale gelmektedir. Biyoteknoloji ve makine öğrenmesi geliştikçe geleceğin insanını yetiştirmek için öncelikle yanılsamaların farkına varabilecek donanıma sahip, ne istediğini bilen, beklentilerinin farkında olan bir nesil yetiştirme önemini artırmaktadır. Medeniyetin evrensel kuralı okumaktır. 21. yüzyılın insanında olması gereken en önemli üç özellik olan azim, kararlılık ve dayanıklılık çerçevesinde çocukların kendilerini keşfetmeleri teşvik edilmeli ve bu yolda destek olunmalıdır. Onların karakter oluşumunda attığımız adımların ne kadar önemli olduğunun bilinciyle hareket edilmeli ve rekabetçi üstünlük sağlayarak 21. yüzyılın doğal seleksiyonal ortamında ayakta kalabilmeleri için kanaatkarlık yeteneklerinin geliştirilmesinde onlara örnek olunmalıdır. Bunun dışında 21. yüzyılın ebeveyni, övgünün düzgün yapılmaması halinde çocuğu güçlendirmek yerine onları edilgen ve başkalarının görüşlerine bağımlı hale getireceği bilinciyle zekanın övülmesi yerine çabanın övülmesi detayına dikkat ederek hareket etmelidir. 21. yüzyılın ebeveyni, çocuklarıyla olan günlük diyalogları dahil olmak üzere özensiz bir çaba harcama lüksüne sahip değildir. Ülke ve dünya gerçeklerinin bilinciyle hareket ederek çocuğundan öncelikli olarak kendisini 21. yüzyıla hazırlamalı ve bu doğrultuda yapacağı yatırımdan imtina etmemelidir. Özellikle erken çocukluk döneminde yapılan ihmallerin geri dönüşü olmadığı gibi yapılan doğruların karşılığı fazlasıyla alındığının farkında olarak hareket edilmelidir. Chicago Üniversitesinde ekonomi profesörü olan Nobel Ödüllü James Heckman’ın hesaplarına göre, erken yaştaki çocukların yaşamına yatırılan her bir dolardan toplum yedi ila sekiz dolarlık bir geri dönüş sağlamaktadır. Sonuç olarak, ebeveyn kontrolleri, güvenliği artırarak, ekran süresini yöneterek ve dijital okuryazarlığı teşvik ederek, rehberlik ederek çocukların potansiyellerini keşfedebilmelerine ve kendilerini geliştirebilmelerine ortam ve imkân sağlanmalı. Diğer taraftan da çocuklara paylaşmayı, sevgiyi, insani değerleri, etiği ve ahlakı verecek yeni çağın anne ve babaları olarak hayati rol üstlenilmelidir.
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2024 - Salı
Serap CAYMAZ

21. Yüzyıl EBEVEYNİ

İnsanın doğumuyla başlayan yaşam mücadelesinde, yetişmesinde aile, okul ve yaşadığı çevre oldukça önemlidir. Bu üç yaşam ekseninde birey gelişmekte, yaşamı ve kişiliği şekillenmektedir. Bu dönemde çocuğun doğduğu ve yetiştiği aile ortamı ve ebeveynlerin çocuklarını yetiştirirken ortaya koydukları tutumları anahtar rol oynamaktadır (Arslan ve Kıral, 2022). 

Çocuklar, ailelerinden öğrendiklerini sosyal yaşamları içerisinde diğer bireylere yansıtabileceklerinden yeni çağa adapte olacak bireylerin yetiştirilmesinde ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir.

21. yüzyılın en önemli vurgusu değişim kavramıdır.  Bu değişim, tarihin başlangıcından beri var olan değişime göre çok hızlı, büyük, karmaşık ve kesintisiz olarak gerçekleşmektedir. 

Değişim, tahmin edilebilirliği azaltmakta, öngörülemezliği artırmaktadır. Bütün dünya Dijital Devrim olarak adlandırabileceğimiz bu değişim dalgası ile yüz yüzedir.

Bugünün gençleri ve çocukları, ebeveynlerinden oldukça farklı olarak bir bakıma tekno değerler sistemi ile yetişmektedir. Bugün ortalama bir çocuk 6 yaşına geldiğinde, dijital teknolojiye büyük oranda hâkim hale gelmektedir. Dijital çağda büyüyen gençlerin iletişim alışkanlıkları önceki nesillere göre radikal bir farklılık göstermektedir. Zira iletişimin doğası, kapsamı ve işleyişi kaotik bir şekilde günden güne yenilenmektedir. Bu bakımdan teknoloji, daha önce hiç olmadığı kadar, insanlığı aynı anda hem birleştirici hem ayrıştırıcı bir işlev görmektedir.

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde yoğun eğitim ve iş saatleri ile şehir yaşamının hızı, ailelerin birlikte vakit geçirmesini sınırlamaktadır. Beraber oldukları süreler kısıtlı olan aile bireyleri, genellikle geç saatlere kadar çevrim içi olarak iş veya eğitimlerini sürdürmekte, aynı zamanda sosyal medyayı da çoğunlukla akşam saatlerinde kullanmaktadır. Dijitalleşmeye yabancı olan ebeveynler, otokontrollerini sağlama noktasında ciddi sorunlar yaşamaktadır.

Bu sorunlarla baş başa kalan insanın değişimleri önceden tahmin edebilmek, oluşturabilmek ve onları kabullenmeyi öğrenebilmek için bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmesi gerekmektedir. Bunun yanında değişimle başa çıkabilme, alışılmışın dışındaki durumlara adapte olma ve yaşam boyu eğitimi devam ettirme konusunda yaşam alışkanlığı oluşturulabilmek son derece önemli hale gelmektedir.

Biyoteknoloji ve makine öğrenmesi geliştikçe geleceğin insanını yetiştirmek için öncelikle yanılsamaların farkına varabilecek donanıma sahip, ne istediğini bilen, beklentilerinin farkında olan bir nesil yetiştirme önemini artırmaktadır.

Medeniyetin evrensel kuralı okumaktır. 21. yüzyılın insanında olması gereken en önemli üç özellik olan azim, kararlılık ve dayanıklılık çerçevesinde çocukların kendilerini keşfetmeleri teşvik edilmeli ve bu yolda destek olunmalıdır. Onların karakter oluşumunda attığımız adımların ne kadar önemli olduğunun bilinciyle hareket edilmeli ve rekabetçi üstünlük sağlayarak 21. yüzyılın doğal seleksiyonal ortamında ayakta kalabilmeleri için kanaatkarlık yeteneklerinin geliştirilmesinde onlara örnek olunmalıdır.

Bunun dışında 21. yüzyılın ebeveyni, övgünün düzgün yapılmaması halinde çocuğu güçlendirmek yerine onları edilgen ve başkalarının görüşlerine bağımlı hale getireceği bilinciyle zekanın övülmesi yerine çabanın övülmesi detayına dikkat ederek hareket etmelidir.

21. yüzyılın ebeveyni, çocuklarıyla olan günlük diyalogları dahil olmak üzere özensiz bir çaba harcama lüksüne sahip değildir. Ülke ve dünya gerçeklerinin bilinciyle hareket ederek çocuğundan öncelikli olarak kendisini 21. yüzyıla hazırlamalı ve bu doğrultuda yapacağı yatırımdan imtina etmemelidir. Özellikle erken çocukluk döneminde yapılan ihmallerin geri dönüşü olmadığı gibi yapılan doğruların karşılığı fazlasıyla alındığının farkında olarak hareket edilmelidir.

Chicago Üniversitesinde ekonomi profesörü olan Nobel Ödüllü James Heckman’ın hesaplarına göre, erken yaştaki çocukların yaşamına yatırılan her bir dolardan toplum yedi ila sekiz dolarlık bir geri dönüş sağlamaktadır.

Sonuç olarak, ebeveyn kontrolleri, güvenliği artırarak, ekran süresini yöneterek ve dijital okuryazarlığı teşvik ederek, rehberlik ederek çocukların potansiyellerini keşfedebilmelerine ve kendilerini geliştirebilmelerine ortam ve imkân sağlanmalı. Diğer taraftan da çocuklara paylaşmayı, sevgiyi, insani değerleri, etiği ve ahlakı verecek yeni çağın anne ve babaları olarak hayati rol üstlenilmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve torostimes.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.