Zorbalık, bir çocuğun bütüncül olarak tüm gelişim yönlerini etkileyen önemli bir problemdir. Tekrarlı ve kasıtlı olarak olumsuz davranışa maruz kalan çocuklar akran zorbalığı ile karşı karşıyadır diyebiliriz.
Yıllar içerisinde akran zorbalığı ile mücadele başlığı altında türlü yollar denenmiş ancak istenen sonuçlar ne yazık ki istenen düzeyde elde edilememiştir. İstenen sonuçlara ulaşılamamasındaki önemli etkenlerden biri zorbalık sürecinde yer alan tüm kişilere/bileşenlere gerektiği şekilde müdahale edilememiş olmasıdır.
Zorbalık dediğimiz süreçte 3 önemli karakter vardır. Bunlar; zorbalığı yapan, zorbalığa uğrayan ve zorbalığa tanık olanlardır.
Dolayısıyla her üç karakter için de ayrı ayrı müdahale ve önleme çalışmaları yapılmazsa zorbalık süreci bir süre ortadan kalkmış gibi görünse de bir süre sonra daha şiddetli olarak ortaya çıkacaktır. Çünkü bu süreçte yer alan tüm karakterler akademik, duygusal, fiziksel, zihinsel, kültürel, sosyal ve psikolojik birtakım sorunlar yaşamaktadır.
Akran zorbalığının her ne kadar ilkokul seviyesinde hızla arttığını gösteren araştırma bulguları olsa da ortaokul ve lise kademelerindeki öğrencilerde de farklı biçimlerde ortaya çıktığını söylemek gerekir. 2019 PISA raporuna göre, 15 yaş grubu öğrencilerin %24’ü ayda en az beş defa akran zorbalığına maruz kalmaktadır. Bu ciddi bir orandır.
Peki ne yapmalıyız?
Ebeveynler olarak her gün ya bizzat kendi çocuklarımızın zorbalığa maruz kaldığını, zorba olduğunu, zorbalığa şahit olduğunu görüyoruz; ya da başkalarından bu roller ve zorbalık olaylarıyla ilgili yeni haberler duyuyoruz.
Nasıl korumalıyız çocuklarımızı?
Korumak diyorum çünkü çocuğunuz zorbaysa da mağdursa da izleyense de korunmaya ihtiyacı var ya da olacak demektir. Yazımın ilerleyen bölümlerinde neden böyle bir ifade kullandığımı çok daha açık bir şekilde okuyacaksınız.
Zorbalık olaylarının azaltılması ya da ortadan tamamen kaldırılması için doğru müdahale ve önleme eğitimleri kullanılmalıdır. Eğitimler derken bu kelime sizi formal yolla yapılacak bir eğitim programı yanılgısına düşürmesin lütfen.
Bu eğitimler okullarda öğrencilere, öğretmenlere, okul yöneticilerine, velilere verilebileceği gibi evinizde sizler de doğru bir zorbalık müdahale ya da önleme programı oluşturabilirsiniz. Çünkü zorbalıkla baş etme iş birliği gerektirir. Bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı, işin kolayına kaçıp sorumluluklarını başkalarına devretmemelidir.
Geniş çapta, sürece doğrudan ya da dolaylı dahil olan herkese ve her bileşene olması gerektiği gibi müdahale edilmesi gerekir. Bu nedenle bu tarz eğitimlerin sadece belirli kişiler tarafından verileceği yanılgısına düşüp üzerimize düşenleri yapmaktan çekinmemeliyiz.
Evet… Bir uzmanın bu eğitimleri okul, işyeri gibi kurumsal ortamlarda vermesi gerekir ve bu önemlidir. Ancak bunun yanı sıra süreçte doğrudan ya da dolaylı olarak yer alan tüm herkesin de yapması gerekenler vardır. Önemli olan bunu yaparken odaktan uzaklaşmayıp yeni bir olumsuz durum yaratmayacak tutum ve davranışlarda bulunmaktır.
Özellikle erken yaşlarda uygulanan zorbalık önleme eğitimleri oldukça etkilidir. Tabi ki yaş ilerledikçe uyguladığınız adımların etkili olma düzeyi azalsa da her yaş grubu için doğru adımları atarak bu problemi ortadan kaldırmak mümkündür. Böyle bir eğitim programının üç temel konuya odaklanması gerekir:
-
Çocuğunuz davranışlarının başkalarını nasıl etkilediğini düşünebilmelidir.
-
Çocuğunuz davranışları karşısında başkalarının ne hissedeceğine yönelik empati kurabilmeli yani karşısındakini anlayabilmelidir.
-
Çocuğunuz başkalarıyla nasıl doğru ve sağlıklı iletişim kuracağını bilmelidir.
Zorbalığın oluşum evrelerine baktığımızda aslında mağdur ve zorba olarak ortaya çıkan rollerin zamanla yer değiştirmesiyle devam eden bir süreç görüyoruz. Zorba davranışa maruz kalan mağdur bir süre sonra zorbaya dönüşmektedir. Yani, güçlü güçsüzü ezer, ezilen güçsüz kendisinden daha güçsüz birini mağdur olarak seçer ve zorbalık uygular.
Bu tarz eğitimlerde zorbanın davranış sorunları, mağdurun düşük psikososyal uyum becerileri, izleyicinin de empati becerisini geliştirmek odak noktası olmalıdır. Yani zorbalık olayını izleyen seyirci konumundaki çocukların zorbanın yanında yer alması ya da tanık olduğu zorbalık karşısında hiçbir şey yapmaması zorbanın bu olumsuz davranışlarını pekiştirecektir. İzleyiciler mağdurun ne hissettiğini anlayacak empati becerilerine sahip olmalıdır.
Özellikle öğretmenlerin sınıf içerisinde yaptıracağı zorbalık temalı etkinlikler ya da olumluyu çağrıştırmaya yönelik saygı, sevgi, iş birliği, dayanışma, problem çözme temalı etkinlikler zorba, mağdur ve izleyicinin duygu ve düşüncelerini ortaya çıkarmak ve kontrol altında tutmak adına oldukça etkilidir.
Bu üçgende ulaşılması beklenenler şunlardır:Zorbanın olumsuz davranışlarını azaltması, Mağdurun yeni ve etkili tepki verme yolları kullanabilmesi, İzleyicilerin de mağdur yanlısı tutumlar sergilemeleri.
Gördüğümüz gibi zorbalık sürecinde izleyici konumunda olan çocukların tutum ve davranışları oldukça önemlidir. Unutmayalım ki izleyici konumundaki çocuklarımız mağdur çocuğun yanında yer alarak zorbaya karşı koyabilir ve zorbanın/zorbalık davranışının gücünü kırabilirler. Aksi halde zorbalık olayına tanıklık eden bir çocuk bir sonraki zorbalık olayında zorba ya da mağdur olabilir. Bu nedenle zorbalık sürecini zorba ve mağdur olarak iki bileşenden oluşan bir süreç olarak yorumlamak yanlıştır. İzleyici konumundaki kişiler sürecin en önemli üçüncü bileşenidir. Çünkü onların tutum ve davranışları zorbalık davranışının ortaya çıkmasını azaltmada ya da artırmada önemli bir etkendir.
Tüm çocuklarımıza sağlık, sevgi, saygı, huzur ve başarı dolu bir eğitim hayatı diliyorum.