Bugün birbirinden tamamıyla farklı görünen ama insan ilişkileri açısından bağlantının merkezinde olan… İsimlerin önündeki unvanlara saygıdan... Ceketlerin düğmeleri iliklenir, hizaya girilir.
İsimlerin önündeki unvanlara saygıdan...
Çoğu zaman unvanlara saygıdan.
Bazen de çıkardan; Ye kürküm ye dünyasında.
Birde korkudan... Güç kiminin elinde korkunun asasıdır zira.
Aaa! Bu şu değil miydi? Önünde sıraya dizilen insanlar vardı. Bak emekli olunca ne halde? Yüzüne kimse bakmıyor dediğiniz. O insanların ağzından sıkça duyarsınız bu cümleleri… Bize çok çektirdi, kimdi yahu, hadi oradan!
Bir de öyle insanlar vardır ki ne cebinde parası ne unvanı… Sadece ismi vardır ama o isme saygıdan insanlar düğme ilikler, ayağa kalkar.
Asıl olan da budur.
Unvanlar güçtür, unvanların arkasında o görevleri yapacak her şey elinizin altındadır.
Unvanlara uzanan yol meşakkatli ve o insanlarında emekleri var… Öyle ya da böyle emek emektir, buraya kadar bir şey demem.
Amma velakin kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ilkesini çabuk unuturlar.
Kıssadan hisse azizim.
Eee… Unutan da çabuk unutulur!
***
Korku tüneli olur bazen hayatlar, aksiyonu bol.
Aksiyonu severiz derseniz o başka, ama korku ile aksiyon sevmem ben. Aksiyon heyecanla yoldaş olmalı diye düşünenlerdenim.
İlk başta dediğim ikinci konu siyaset. Siyasetin basınla arka sokaklar muhabbeti.
Bunun en son örneğini yerel seçimde gördük… Görmemek ne mümkün? Vahap Seçer'e muhalefet olan hem kendi partisinden hem karşı partilerden, basından destek aldılar ve o destek tekrar hortladı.
Korku tüneline girmişler demek ki dedim.
Vahap Seçer'in Mersin'de başarısını, yükselişini, halkın güvenine nail olmasının sonuçlarının yarattığı kentten ülkeye yayılan sinerjiyi görmemek ne mümkün!
Alınan destek ne kadar büyük olursa olsun, no problem.
Çünkü Vahap Seçeri'n yanında o güveni verdiği vatandaş var!
Korkunun ecele faydası yok, usta...