Değişim, günümüz dünyasının kaçınılmaz bir unsurudur. Tüm dünyada gözle görülür bir hızla ilerlemekte ve hayatımızın her alanını etkilemekte olan Değişim süreci, gerek bireylerden gerekse kurumlardan, değişikliklere yaratıcı olarak uyum sağlamalarını, kendilerini sürekli geliştirmelerini ve kendi geleceklerini şekillendirmelerine katkıda bulunmalarını istemektedir (Hesapçıoğlu, 2010). Günümüzdeki bilimsel, toplumsal, teknolojik ve çevresel koşullardaki değişimle birlikte 20. yüzyıldan 21. yüzyıla aktarılan değerler arasında sayılan “küreselleşme, çok dilli ve çok kültürlü olma, hayat boyunca eğitim, çok kanallı eğitim, koşullandırma” kavramları önemini giderek artırmaktadır. Bu durum örgütsel yapıyı oluşturan organizasyonların yeni bir paradigmaya ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermektedir (Özdemir, 2013). Bu paradigmanın manifestosu proje geliştirmedir. Kurum ve kuruluşların birbiriyle ilişkili kişi veya grupların katılımcı ve dinamik bir yönetim yaklaşımı olan Proje Geliştirme çatısı altında buluşmaları içinde bulunduğumuz değişim çağına adaptasyonda vurucu gücü oluşturmaktadır. Proje geliştirme sürecinde, günümüz dünyasının klasik yöntemlerinden uzaklaşılarak aktif katılım, analitik ve eleştirel düşünme, takım içerisinde çalışabilme, sentez yapabilme becerileri gelişim alanı olarak belirlenmiştir. Proje geliştirme, organizasyonların belirlenen yeni ürün veya hizmetlerin piyasaya sunulması, var olan sistemlerin iyileştirilmesi, daha geniş bir vizyonun gerçekleştirilmesi stratejik hedeflerine sistematik ve etkili bir şekilde ulaşmasını, israfın önlenmesi ve maliyetlerin kontrol altında tutulmasını, kaynakların (insan, finans, malzeme vb.) etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını, inovasyon, rekabet avantajı ve organizasyonun sürekli olarak kendini geliştirmesini teşvik etmektedir. Projeler, farklı yeteneklere sahip bireylerin işbirliği yapmasını gerektirir. Katılımcılarına yeni bilgiler ve beceriler kazandırır. Yaşanan deneyimler, ekip üyelerinin profesyonel gelişimine katkıda bulunur. Proje geliştirme, müşteri ihtiyaçlarını ve pazar eğilimlerini doğru bir şekilde anlamayı ve bu doğrultuda ürün veya hizmetlerin tasarlanmasını sağlar. Son zamanlarda hazırlanan projelerin amaca hizmet edebilmesi, açık ve anlaşılabilir olması, hedeflerin doğru belirlenmesi ve kaynakların etkili bir şekilde kullanılması için proje döngüsü yönetimi benimsenmiştir. ISO Standartları’nda ifade edildiği gibi proje döngüsü yönetimi; belirlenen amaçlara ulaşmak için projenin tüm yönleriyle bir dönüşüm içerisinde planlanması, organize edilmesi, bütçelendirilmesi ve nihai değerlendirmenin gerçekleştirilmesi aşamalarını kapsayan bir süreçtir (ISO 10006, 1997 E). Proje Yönetimi Enstitüsü (PMI, 1997) proje döngüsü yönetimini, projenin hazırlanması ve uygulanması süreçleri boyunca modern yönetim teknikleri kullanarak önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere ulaşma sanatı olarak tanımlamaktadır. Proje döngüsü yönetimi, projelerin etkililiğini ve verimliliğini artırmak amacıyla geliştirilmiş bir sistemdir ve aşağıdaki aşamaları barındırmaktadır. Proje Fikri ve Hedef Belirleme: Projenin amacı ve sonuçlarının ne olması gerektiği belirlenir. Proje Planlama: Projenin adım adım nasıl gerçekleştirileceği belirlenir. Proje Uygulama: Planlanan adımların hayata geçirildiği aşamadır. Proje Takibi ve Kontrol: Projenin ilerleyişi izlenir ve gerektiğinde düzeltici tedbirler alınır. Proje Tamamlama: Proje belirlenen hedeflere ulaşıldığında sonlandırılır. İletişim, kaynak yönetimi, zaman yönetimi, kalite yönetimi, risk yönetimi proje geliştirmenin önemli unsurları olup başarılı bir proje geliştirme sürecinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Projelerin bu yöntemlerle düzenlenip yönetilmesi hedeflere daha kolay ve etkili bir şekilde ulaşılması bakımından son derece önem taşımaktadır. Şunu da unutmamak gerekir! Organizasyonların büyümesine ve gelişmesine önemli katkı sağlayan Proje Geliştirme; bireysel ve kurumsal başarıyı destekleyen kritik bir unsur olarak günümüz dünyasının ön sıralarında yerini almıştır ve almaya devam edecektir.