Suriye iç savaşı, Ortadoğu'nun siyasi haritasını derinden etkileyen bir olay. Bu süreçte Türkiye, coğrafi yakınlığı ve bölgesel çıkarları nedeniyle önemli bir aktör konumunda yer aldı. "Türkiye tarihin doğru tarafında durdu" söylemi, bu süreçteki Türk dış politikasını özetleyen doğru bir söylemdir.
Bu değerlendirmenin temelinde yatan bazı önemli noktalar var…
Birincisi insani yardım… Türkiye, Suriye'den gelen milyonlarca sığınmacıyı kabul ederek dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna geldi. Bu durum, Türkiye'nin insani değerlere verdiği önemi gösteriyor.
Ve güvenlik… Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak ve terör örgütlerinin tehdidine karşı önlem almak için önemli adımlar attı. Özellikle Suriye'nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını artırdı.
Siyasi Çözüm… Türkiye, Suriye'de siyasi çözümün önemini vurguladı ve bu doğrultuda diplomatik çabalar sarf etti. Ancak bölgesel ve uluslararası güçlerin farklı çıkarları, kalıcı bir çözüme ulaşmayı zorlaştırdı.
Ve bölgesel etki… Türkiye, Suriye'deki gelişmelerle birlikte bölgesel bir güç olarak konumunu pekiştirdi.
"Tarihin doğru tarafında durdu" ifadesi, Türkiye'nin Suriye meselesinde insani, güvenlik ve siyasi açılardan doğru bir politika izlediğini savunuyor.
Suriye'de muhalif güçlerin 27 Kasım 2024 tarihinde Halep'in batısına yönelik askeri harekatıyla başlayan aşama 8 Aralık 2024 itibarıyla Baas rejiminin 12 günde devrilmesiyle sonuçlandı. Şüphesiz bu sürecin ardında bir stratejik akıl ve planlama, bu planlama doğrultusunda yetenek geliştirme, bu yetenekleri uygulanabilir duruma getirme ve sahanın çok iyi bilinmesi önemlidir.
Bu operasyon uluslararası ve bölgesel konjonktür değerlendirilerek yapılmıştır. 12 günde Baas rejiminin yıkılmasının ardında derin bir stratejik akıl, planlama ve sabır bulunmaktadır.
Suriye devrimi Suriye ile ilgilenen aktörlerin kendi dertleriyle ilgilendiği bir dönemde yapılmıştır. Amerika'da seçim yapılmış ve Trump başa henüz geçmemiştir. Rusya Ukrayna savaşı devam etmektedir. İran kendi dertleri ile ilgilenmektedir.
Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmaktadır ve bu amaç doğrultusunda hareket etmektedir. Suriye devrimi, Irak ve Libya devrimine benzememektedir. Irak ve Libya devriminde dış güçlerin Saddam ve Muammer Kaddafi’yi devirdikten sonra bu ülkeleri nasıl ve kiminle yönetecekleri konusunda bir planları yoktu. Suriye devrimi Suriyelilerin içinde bulunduğu bir stratejik akıl tarafından planlandı ve yapıldı. Esad'ın yerine geçecek lider ve kadronun oluşturulduğu ve amaca yönelik eğitildiği anlaşılmaktadır.
Bundan sonra ne olacak?
Suriye'nin Toprak bütünlüğü çerçevesinde Suriye'nin kuzeyinde yuvalanan terör örgütü PKK- PYD tasfiye olacak. Cumhurbaşkanını Erdoğan'ın dediği gibi ya kendilerini lağvedecekler ya da yok olacaklar.
Türkiye'de yaşayan Suriyeliler zamanla kendi memleketlerine kendi evlerine dönecekler ve orada Türkçe konuşan milyonlarca Türkiye dostu insanlar bulunacak.
Suriye'yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir devlet olarak harekete geçirecek buradaki felç olan altyapı, üst Yapı ve savunma ihtiyacını karşılayacak.
Devam eden süreçte Suriye ile ticaret çok gelişecek, bu hem Suriye insanının hem de Türk insanının refah seviyesini arttıracak.
Türkiye, Suriye krizi boyunca tarihin doğru tarafında yer alan nadir aktörlerden biri oldu.
Bu nedenle Türkiye bu değişimin en önemi kazananıdır!