Tahnitçiler tuz kullanarak kuruttukları bedenleri keten kumaştan sargılarla sarıyordu.
Araştırmacılar mumyaların sargılarını açmayı gerektirmeyen bir teknik sayesinde, ölenlerin kim olduğu ve öbür dünyaya nasıl hazırlandığı konusunda bugüne kadar bilinmeyen pek çok gerçeği gün yüzüne çıkardı.Araştırmacılar, müzede sergilenen 26 Mısır mumyasını el arabalarına yükleyip müzenin otoparkına taşıdı. Buraya yerleştirilmiş bir mobil CT tarayıcıyı kullanan araştırmacılar, mumyalara ve tabutlara zarar vermeden binlerce kare görüntü elde etti. Bu taramaların bir araya getirilmesiyle sargıların altındaki iskeletlerin ve içindeki değerli nesnelerin üç boyutlu görünümleri elde edilmiş oldu.Elde edilen yeni veriler, Mısırlıların 3.000 yıl önce uyguladığı cenaze ritüellerine ışık tutarken, öbür dünyaya götürmeye değer gördükleri şeyler hakkında da önemli bilgiler sundu.
TARAMALAR DÖRT GÜN SÜRDÜ
Müzenin antropoloji küratörü JP Brown, CNN International'a yaptığı açıklamada, "Taramaların tamamlanması 4 gün sürdü ancak üç boyutlu görsellerin işlenmesi ve analizi üç yıl sürebilir" ifadelerini kullandı.
Taramalar, mumyaları en iyi şekilde korumanın metotlarına ilişkin veriler sunmanın yanı sıra, mumyalanan Mısırların kim olduğu ve kişisel özelliklerini anlayabilmek için de fırsat yarattı.
Field Müzesi'nin insan kalıntıları koleksiyonlarından sorumlu yöneticisi Stacy Drake, "Arkeolojik açıdan bakıldığında tarihi, tek bir bireyin bakış açısından görebilme ya da araştırabilme şansı çok nadirdir" dedi ve ekledi:
"Bu bizim bu insanların kim olduğunu görebilmemiz için harika bir yol. Burada sadece yaptıkları şeylerden ya da onlara dair uydurduğumuz hikâyelerden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda o dönemde yaşayan şahıslara dair birebir bilgi sahibi olabiliyoruz."23 İNSAN, 30'DAN FAZLA HAYVAN MUMYASI
Bu mumyaları kapsayan "Antik Mısır'ın İçinde" sergisi, Field Müzesi'nin en popüler sergilerinden biri. Koleksiyon kapsamında Mısır'da "mastaba" adı verilen tapınakların üç katlı bir kopyası da bulunuyor. MÖ 2400 yılına tarihlenen tapınağın içinde 23 insan mumyası ile 30'dan fazla hayvan mumyası bulunuyor.
Field Müzesi uzmanlarına göre, Antik Mısırlılar ruhun ölümden sonra da vücutta kaldığına inanıyordu. Bu nedenle tahnitçiler ruhun öbür dünyada rahat etmesi için ölenlerin bedenlerini mumyalıyordu.
Hem ruhani hem de biyolojik ritüellerden oluşan mumyalama süreci 70 gün sürebiliyordu. Bu süreçte kalp haricindeki tüm iç organlar vücuttan çıkarılıyordu. Kalbin yerinde kalmasının sebebi ise ruhun evinin kalp olduğu inancıydı.
BU DETAY İLK DEFA KEŞFEDİLDİ
Tahnitçiler tuz kullanarak kuruttukları bedenleri keten kumaştan sargılarla sarıyordu. Sarım aşamasında bazen kumaşlara dualar yazılıyor ya da iç kısma koruyucu muskalar yerleştiriliyordu. Son aşama mumyalanmış kişiyi törenlerle gömüp öbür dünyaya göndermekti.Mumyalama sürecinde vücuttan çıkarılan organlar, kanopik kavanozlara yerleştiriliyordu. Bu kavanozların her birinin kapağında Mısır tanrısı Horus'un dört oğlundan biri yer alıyordu. Karaciğer insan kafalı tanrı Imsety tarafından, akciğerler ise babun kafalı tanrı Hapy tarafından korunuyordu. Çakal kafalı Duamutef'in görevi mideyi, doğan kafalı tanrı Qebehsenue'nin görevi ise bağırsakları korumaktı.Ne var ki yeni CT taramaları, bazı tahnitçilerin organları paketleyip yeniden mumyaların içine yerleştirdiğini gösteriyor. Bu paketlerin içinde organları Horus'un korumakla görevli oğullarının balmumu heykelleri de bulundu. Brown, "Paketlerin içindeki organların ne olduğunu bu heykeller sayesinde tespit edebildik" dedi.
LÜKS BİR OTOMOBİL GİBİ
Brown, Antik Mısırlıların öbür dünyaya bakışının modern insanların emeklilik yatırımlarına benzediğini belirterek, "Yıllarca çalışıp kenara para koyuyor nihayetinde keyifli zaman geçirmenize yetecek kadar biriktirebilmeyi umut ediyorsunuz ya hani... Mısırlılar da öbür dünyada mümkün olan en iyi şekilde yaşamak istiyorlardı. O dönemde yaşayan herkes mumyalanmıyordu. Ancak bu sınırlı uygulama özellikle üst orta sınıflar ve yüksek statü sahibi kişiler arasında oldukça yaygındı" ifadelerini kulandı.Dönemin yöneticileri firavunların cenazelerinin, tıpkı son model bir otomobil gibi statü sembolü olduğunu belirten Brown, Field Müzesi'nin en popüler mumyalarından biri olan Leydi Chenet-aa'nın cenazesinin de çok lüks bir otomobil gibi olduğunu sözlerine ekledi.
DİŞLERİNDEKİ AŞINMA DİKKAT ÇEKİCİ
Leydi Chenet-aa, bundan yaklaşık 3.000 yıl önce Mısır'ın 22'nci Hanedan döneminde yaşamıştı.
Yeni taramalar bu saygın kadının öldüğü sırada 30'lu yaşlarının sonu ya da 40'lı yaşlarının başında olduğunu ortaya koydu. Chenet-aa'nın dişlerindeki aşınmalar da mineye zarar veren kum tanecikleri içeren yiyecekler tükettiğine işaret etti.